Page 24 - Gerhemder bülten 3
P. 24
YAŞLANMA VE OSTEOPOROZ
Tüm dünyada yaşam beklentisi yükselmekte ve yaşlı insan sayısı artmakta-
dır. Yapılan projeksiyonlar, 2050 yılına gelindiğinde dünyada 60 yaş üstü
nüfusun artış hızının %21’e, toplam nüfusun ise 2,5 milyara ulaşacağı-
nı göstermektedir. İnsan vücudunun “yaşlanma” sürecine girilmesiyle
birlikte hücreler ve organlarda geri dönüşü olmayan, bireyler arasında
farklılıklar gösteren değişiklikler meydana gelmektedir. Osteoporoz
(OP) da yaşam süresinin giderek uzadığı özellikle de yaşlanan nüfusa
sahip gelişmiş ülkeler için üzerinde durulması gereken ve gittikçe de
önem kazanan bir sağlık problemi olmuştur. Tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de yaşlı popülasyonun her geçen yıl artmasıyla bir-
likte OP ve buna bağlı gelişen komplikasyonların toplum sağlığını
Dr. Öğr. Üyesi tehdit edecek düzeylere erişmesi kaçınılmazdır. Osteoporoz genel-
Gökçe Banu ACAR GÜL likle asemptomatik seyretmekte ve sıklıkla klinik olarak belirgin bir
Çankırı Karatekin Üniversitesi kırıkla ortaya çıktığı için, giderek artan fiziksel ve ekonomik yük
Sağlık Bilimleri Fakültesi
getiren önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir.
OP, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun yapısal bozulmasıyla karakterize, kemik kırılganlığının ve kı-
rık riskinin artmasına neden olan bir iskelet sistemi hastalığıdır. Ayrıca yaşlanan dünyamızda her iki cinsi ve
tüm ırkları etkileyen, sıklığı gittikçe artan küresel bir sorunudur. Genel olarak kadınların menopozdan sonra
osteoporoza yatkın olduğu bilinse de erkekler de bu hastalık açısından yüksek risk taşımaktadır. Kadınlardan
farklı olarak erkeklerde nispeten yavaş kemik kaybı ve daha belirsiz semptomlar görülür, bu durum da oste-
oporozun klinik teşhisini oldukça zorlaştırır. Gelişmiş ülkelerde OP prevalansı, 50 yaş üstü erkeklerde %13
iken, 80 yaş üstünde %70’lere ulaşmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre kas ve kemik kitlesinin fazla olması,
menopoz yaşanmaması ve beklenen ömrün daha kısa olması nedeniyle OP daha düşük oranlarda görülür.
Bununla birlikte OP’ye bağlı kırıklarda morbidite ve mortalite oranlarının kadınlara göre daha yüksek olması,
erkeklerde koruyucu önlemlere ve tedaviye ilgiyi daha da artırmaktadır. Erken dönemde tipik klinik semp-
tomlar olmadan çoğu hastaya osteoporotik kırıklardan sonra OP tanısı konabilir. Bu riski azaltmak için erken
tanımlanması ve zamanında müdahale edilmesi önemlidir. İlerleyen yaş ve azalan gonadal fonksiyon, kemik
rezorpsiyonu ve oluşumu arasındaki dengesizliğe katkıda bulunarak osteoporoz gelişimini kolaylaştırarak
orta yaşlı ve yaşlı bireylerde yaşam kalitesini etkiler.
Multifaktöriyel sistemik bir hastalık olduğundan birçok faktör OP’ye yol açabilmektedir. Farklı ülkelerde ya-
pılan hasta sorgulamalarında kültürel, yöresel, etnik farklılıklar olduğu, sonuç olarak tek bir formdan söz
edilemeyeceği anlaşılmıştır. Yüksek doğurganlık hızı, sedanter yaşam, geleneksel giyim tarzı nedeniyle güneş
ışınlarından yeterince faydalanamama, kalsiyumdan fakir beslenme alışkanlığı, vitamin D eksikliği, ailede os-
teoporoz öyküsünün olması, sistemik ilaç kullanımı, fazla alkol ve sigara kullanımı osteoporozun sık rastlanan
risk faktörlerindendir. Yaşlı hastalarda kas kitlesi ve gücündeki azalma da günlük yaşamdaki yetenekleri sınır-
layarak kemikte ve diğer tüm organlarda niteliksel değişiklikler oluşmaktadır. Bunların sonucunda meydana
gelen denge bozuklukları ve düşmelerle bireyin fonksiyonelliği, yaşam kalitesi azalmaktadır. Bu nedenle OP
risk faktörlerinin erken dönemde belirlenerek müdahale edilmesi koruyucu sağlık hizmetlerinin gereğidir.
OP’nin erken teşhis ve tedavisi amacıyla belirli aralıklarla rutin sağlık muayenelerinin yapılmasının önemli ol-
duğu düşünülmektedir. Toplum sağlığı ve artan tedavi maliyetlerinin etkisi ile tüm dünyada OP tedavisinden
çok önlenmesi yönündeki çalışmalar ile finansmanı ağırlık kazanmaktadır. Kemik kaybı oluşmadan osteopo-
roza neden olan risk faktörlerinin belirlenmesi, riskli gruptaki kişilerin osteoporozun komplikasyonlarından
korunmak için eğitilmesi ve gerekli medikal tedavilerin uygulanması yaşlı popülasyonda osteoporotik kırı-
ğa bağlı morbidite ve mortalite oranını azaltacaktır. Toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi tedavisi pahalı,
uzun süreli olan bu hastalığın önlenmesi açısından oldukça yararlı olacağı düşünülmektedir.
24