Page 8 - Gerhemder bülten 3
P. 8
(unutkanlık gibi) henüz görülmemekte, ancak beyin dokusunda olası biyolojik değişiklikler
(beyin omurilik sıvısında anormal beta-amiloid seviyeleri ve tau proteinleri gibi) ortaya çık-
maktadır . Hafif bilişsel bozukluk (prodromal) beyin dokusunda var olan değişikliklerin yanı
4,11
sıra hafıza, dil ve düşünme ile ilgili yakın çevre tarafından fark edilebilecek sorunlar görül-
mektedir. Bu dönemde varolan sorunlar bireylerin günlük yaşam aktivitelerini etkilemeyecek
düzeydedir. Hafif bilişsel bozukluk görülen hastaların %15’inde iki yıl içinde demans, üçte
birinde beş yıl içinde Alzheimer hastalığı geliştiği, bazı bireylerde ise ek bir bilişsel gerileme
görülmediği bildirilmektedir . Klinik olarak demans beyin dokusunda oluşan değişimlerle
4,11
birlikte günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmeyi etkileyecek şekilde hafıza, dil, düşünme ve
davranışsal semptomların görülme şiddetine göre erken, orta ve ileri evre olarak evrelendiril-
mektedir 4,6,11 . Erken evrede hastalar bağımsız olarak iş ve sosyal yaşamlarını sürdürebilmekte,
günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyabilmekte, plan-
lama, organizasyon yapma, hesap yapma, yön ve adres bulma, finansal süreçler gibi karmaşık
işlevlerde zorluk yaşabilmektedir. Bu evrede hafif düzeydeki bilişsel semptomlara ek olarak
apati, anksiyete, ajitasyon ve hafif düzeyde depresyon görülebilmektedir. Hastalığın en uzun
evresi olan orta evrede, bilişsel bozukluklar ve nöropsikiyatrik semptomlar günlük yaşam ak-
tivitelerinin sürdürülmesini sınırlamakta ve hasta kişi bir başkasının bakım desteğine ihtiyaç
duymaya başlamaktadır. Beyin dokusunda oluşan dejeneratif değişiklikler unutkanlıkta artma
(uzak ve yakın geçmişi hatırlayamama), yer ve zaman oryantasyonunda bozulma (ev/odaları
karıştırma, kaybolma), karar verme ve problem çözme becerisinde bozulma, kelimeleri bulma-
da güçlük, iletişim sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Orta evre, anksiyete, depresif
duygu durumu, uykusuzluk, amaçsız dolaşma, huzursuzluk, ajitasyon, şüphecilik, yeme bo-
zuklukları, yalnız kalmaktan korkma, giyinme sorunları, halüsinasyon ve hezeyanlar gibi dav-
ranışsal ve psikiyatrik semptomların en sık ve en şiddetli görüldüğü evredir. İleri evre, hastanın
tam bağımlı olduğu evre olup, bireyin bakımının bir başkası tarafından tam zamanlı olarak
sağlanması gerekmektedir. Bu evrede konuşmada güçlük (afazi), yürüyememe, yutma güçlüğü,
çevreye ilişkin farkındalıkta azalma, üriner ve fekal inkontinans, kişileri tanımakta zorluk, yer,
zaman oryantasyonunda bozulma gibi belirti-bulgular görülmektedir.
Demans tedavisinde farmakolojik ve non-farmakolojik tedaviler bir arada kullanılmaktadır.
4,12
Günümüzde Alzheimer hastalığı tedavisinde Amerikan İlaç ve Gıda Enstitüsü (FDA) tarafın-
dan onaylanan ilaçlar nörotransmitterlere etki ederek semptomları iyileştirmeyi (donezepil, ri-
vastigmin, galantamin, memantin) ve erken evredeki hastalar için beta-amiloidi uzaklaştırarak
bilişsel gerilemeyi yavaşlatmayı (aducanumab, lecanumab) amaçlamaktadır. Alzheimer has-
talığında ilaç dışı tedaviler yaşam kalitesi, günlük yaşam aktivitelerinin sürdürülmesi, bilişsel
aktivitelerinin korunması ve geliştirilmesine odaklanmaktadır. Nöropsikiyatrik semptomların
yönetilmesinde özellikle çok bileşenli ilaç dışı tedavilerin kullanılması önerilmektedir4.
Tüm dünyada kısıtlılık ve bakım bağımlılığının en önemli nedenlerinden biri olan demans
hastalığında bakım verenler günlük olarak ortalama beş saat bakım ve gözetim sunmaktadır1.
Tüm dünyada demans hastasına primer bakım veren kişilerin üçte ikisinin kadın olduğu, in-
formal olarak sunulan bakımın yıllık olarak 133 milyar çalışma saatine (67 milyon tam zaman-
8