Page 7 - Gerhemder Bülten Sayı 1 Mayıs 203
P. 7
YAŞLILIK VE AFET
Yaşlılık, yaşamın her alanında yaygın bir kayıp duygusunun ya-
şandığı, bireylerin bedensel, psikolojik ve sosyal yönden ba-
ğımsızlıklarını yitirip yeniden bağımlı oldukları bir dönemi
ifade etmektedir (Kalınkara V.; 2016). Yaşlanma genetik, bi-
yokimyasal, fizyolojik, ekonomik, sosyal, ruhsal faktörler ve
yaşam biçiminin birbirini etkilediği bir süreçtir. Yıllar boyu
biriken bu değişiklikler, birçok kronik hastalığın yaşlılarda
daha fazla görülmesine neden olabilmektedir. Yaşlı insan-
lar yaşlanma ve altta yatan potansiyel sağlık koşullarına
bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler nede-
niyle daha sık hasta olmakta ve yaş ne kadar ileri olur-
sa hastalıkların olumsuz etkisi ile riski o kadar yüksek
olabilmektedir (Altın Z. ;2020). Yaşlanmaya bağlı olarak
yaşlı bireyler kronik hastalıkları, fiziksel engelleri, işitme
ve görme kayıpları nedeniyle, normal yaşamlarında karşılayabildikleri özel ihtiyaçlarında yar-
dıma gereksinim duyabilmektedir (Çakır Ö., Aydoğmuş Atalay G.; 2020).
Yaşlanma ile birlikte yaşlanma sürecinin bir parçası olarak yaşanan tüm bu fizyolojik, duyu-
sal ve bilişsel değişimlerle birleştiğinde afet ve acil durumlar yaşlıları özel gereksinimleri olan
bireyler haline getirir (CDC, 2011:2). Yaşlıların afetler bakımından özel gereksinimli grup ola-
rak ele alınmasının temelinde incinebilirlik veya kırılganlık özellikleri yer almaktadır. Kişilerin
yaşları, cinsiyetleri, etnik özellikleri, sağlık durumları, özgürlük halleri ya da başka konumları
onların daha kolay örselenmelerine, dolayısıyla kırılgan kişi kapsamında değerlendirilmelerine
neden olmaktadır (Tezel, 2015).
Afet/acil durumlar birden fazla faktörün bir sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. Doğal veya
insan kaynaklı felaketler, salgın hastalıklar veya pandemiler, çatışmalar ve şiddet veya büyük
göç hareketleri, mülteci ve sığınmacıların akını gibi insani krizler tarafından tetiklenebilmek-
tedir. Afet/acil durumlar, sosyal ve ekonomik yaşamda stres yaratabilmekte, aynı zamanda bi-
reylerin ve toplulukların dayanıklılığını test etmektedir. Yaşlı kişiler biyolojik ve sosyal hassasi-
yetleri ve yetersiz hazırlık ve koruma mekanizmaları nedeniyle bu gibi durumlardan, orantısız
bir şekilde etkilenme eğilimindedir (UNECE, 2020). Bunun yanısıra yaşlı bireylerin yaklaşık
%80’inin en az bir kronik hastalığa, en az %50’sinin iki kronik hastalığa sahip olması ve yu-
karıda belirtilen birçok sınırlılığa bağlı afet veya acil durum onları sağlıklı insanlardan daha
savunmasız kılabilmektedir (CDC, 2011:2). Savunmasız popülasyon, “Afete hazırlık, yardım ve
iyileştirmede sunulan standart kaynaklara rahat ve güvenli bir şekilde erişemeyen ve bunları
kullanamayan, duyusal (kör, sağır, işitme engeli olan), bilişsel bozuklukları ve hareket sınır-
lamaları olan, mevcut dili konuşamayan, coğrafi veya kültürel olarak izole edilmiş, tıbbi veya
fiziksel olarak bağımlı veya evsiz insanlar” şeklinde tanımlamıştır (CDC, 2012).
Gelecekte acil durumların en çok hangi grupları etkileyeceği tam olarak tahmin edilememek-
le birlikte, yaşanan son olaylar hareket kapasitesi bozulmuş ve duyusal tepkileri azalmış yaşlı
7